PLAYERUNKNOWN’S BATTLEGROUNDS için haritalar, modlar, deneyimler ve diğer birçok şeyi yaratan yetenekli bir yapımcı ekibin başında bulunan Kreatif Direktör Dave Curd ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. Haven’ın yapısı ve bizi nelerin beklediği konusunda bir zorduk, Dave Curd yanıtladı.
- Önce haritayla başlayalım, Haven’ın asıl ilham kaynağı neydi?
Ana ilham kaynağı, Sezon 8’de Sanhok’a ekipman kamyonuyla ilk adımı atılan gelişen yapay zeka ekosistemiydi. Ekipman kamyonu oyuncular arasında heyecanlı ve yeni olaylarla hikayelere konu olan spontane ve organik etkileşimler yarattı. Bunun üzerine gitmek istiyoruz, böylece oyunculara yeni deneyimler ve hikayeler sunabiliriz.
- İlk Battle Royale fikri ortaya çıktığında 100 kişi sınırını belirleyen sizdiniz. Şimdi farklı oyunlarda farklı sayılar görüyoruz. En son PUBG’nin Arcade gibi farklı modlarda ve seçeneklerde test edildiğini de görüyoruz. Kullanıcılar bu konuda sizi yönlendiriyorlar mı, yoksa siz sadece kullanıcıların yeni tatlar almasını mı istiyorsunuz?
Kullanıcı sayımız oyuncu deneyimiyle ortaya çıkıyor. Daha küçük haritalarda düşük oyuncu sayısı ve yavaş mavi bölge ayarları olmasını tercih ediyoruz, böylece olay bir ölüm maçına dönüşmüyor. Hedefimiz oyunculara 10-15 dakikalık paketler halinde tam bir battle royale havasında araştırma, yağmalama, avlama ve saklanma olanakları sunmak. Biz battle royale’in her türünü seviyoruz, 32 kişilik veya 100 kişilik fark etmiyor – bir gün bu sayıyı da aşabiliriz.
- Sezon 10’un hangi aşamasında ekipte “hadi yapay zeka ekleyelim” netliğinde bir fikir oluştu?
Bu aslında Sezon 6’yı bağladıktan sonra oldu ve takımda ekipman kamyonu fikri o zaman vardı. O zamandan beri yapay zeka ekosistemimizi geliştiriyoruz, ve siz de Sezon 10’da birçok yapay zeka özelliği göreceksiniz.Dünya çapında bir veri ve analiz ekibimiz var, onlar bize ekipman kamyonunun gerçekten çok olumlu karşılık bulduğunu gösterdiler. Bu da bizi daha fazla yapay zeka denemesine teşvik etti.
- Sizce PUBG’nin genlerinde “oyunculara karşı yapay zeka” anlamında ne kadar saklı bir potansiyel mevcut?
Bence PUBG DNA’sı zaferle mağlubiyet arasındaki tansiyonda saklı. Bu bir hayatta kalma mücadelesi olduğu ve inisiyatifler kolayca kazanılıp kaybedildiği sürece her türlü özelliği taşıyabilir. Çeşitli hikayeler, hayatta kalma savaşı olmalı, oyuncular da her zaman kazanmak ve kaybetmek arasında bıçak sırtında durduklarını hissetmeliler. Bunlar önemli.
- Oyunların çoğu için geçici etkinlikler veya sezon etkinlikleri onların yeni şeyler denemeleri için bir nevi arka bahçe gibi. Siz PUBG’nin bir gün önceden ayarlanmış bir senaryoyla oynandığını hayal ediyor musunuz? Yoksa PUBG’nin asıl zehri beklenmedik kaosta mı?
PUBG’nin en büyük gücü, oyuncuya dayalı sağlam anlatım motoru. Oyun, sizi sonuna kadar götürmesini beklediğiniz ilginç seçimler yapma üzerine kurulu. Bu bir kaos, iki oyun asla birbirinin aynısı değil ve bu yüzden bunu seviyoruz. Bu yüzden oyunculara kendi hikayelerini yaratmaları için ihtiyaçları olan araçları vermeye devam edeceğiz, onlara yolu biz göstermeyeceğiz.
- Yapay zekayı ortaya çıkartırken en fazla zaman harcadığınız zorluk hangisiydi?
Bize en çok zaman harcatan olay performans ve oynanış arasındaki dengelemeydi. Yapay zeka ne kadar iyi olursa sunucudaki yükü de o kadar fazla oluyor – bu da oyunculara ayırabileceğimiz bölümleri almaları demek. Ayrıca düzgün bir gerçekçilik seviyesi yakalamak zorundayız, Haven’daki yapay zekanın fazla gerçekçi olduğu durumda oyuncular arkalarından dolaşıp onları öldürebiliyorlardı ve bu eğlenceli sayılmazdı. Önemli olan yapay zekayı aimbot gibi güçlü yapmak değil, onları saf dışı bırakmayı da tatmin edici kılmak – ne çok güçlü, ne çok zayıf.
- Yapay zekayı kodlarken “mükemmel” ile “işe yaramaz” arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz? Kullanıcı perspektifinden bakıldığında hedef beceri seviyeniz nedir?
Dengeyi sık sık testler yaparak koruyoruz. Kağıt üzerinde her şeyi planlarsınız, ama iş eninde sonunda o sahaya çıkıp oyunu oynayarak yapay zekayı test etmeye kalır. Eğer yapay zeka çok güçlüyse sadece en iyi oyuncular onları yenebilir, ve bu sadece zenginin daha da zenginleşmesi demek. Eğer çok zayıf olurlarsa da herkes son çembere kalır. Bu yüzden arada bir nokta bulmamız gerek.